“Karanlık geceyi kan kırmızı bir renk ile yırtan güneş kendini belli ediyordu. Hızla yürüdüm çamurlu yoldan ve mahallemizin meydanındaki kahvenin önünde beklemeye başladım. Ciğerimi cayır cayır yakan o ürperti gitmiş, yerini ağır bir vicdan azabı almıştı. Yaşım daha on altı bile değildi. Başımı kaldırıp baktım geride bıraktığım gecekondumuza. Annem, babam, kardeşim… Burnumu çektim yutkundum. Köşeden görünen taksiye el kaldırdım. Sabahın beşinde gürül gürül Müslüm çalıyordu arabanın içerisinde. B ...