“Kendi karşısına çıkıverse kendi de kendinden korkardı; çok iriydi bir kere,
gördüğün göreceğin en iri köpeği bununla mukayese et, o ince belli çay
bardağıysa bu on sekiz bardaklık semaverdi, öyle bir iri, öyle bir iri. Bir hırlasın,
elli kiloluk hiltiyle asfalt deliyormuş, bir havlasın, gök gürlemiş sesi çıkarırdı. (...)
Korkunçtu, bunu kabul ediyordu, ama şunu da kabul ediyordu, gördüğü onca
eziyete rağmen ne insan ne hayvan, kimseye bir ...