Doğu ile Batı´yı ayıran kültürel sınır, tarih boyunca hep toplumsal alışkanlıkların mimarisiyle inşa edildi. 16. yüzyılda gündelik hayatın merkezine yerleşen kahve, hem bir alışkanlık mimarı hem de rağbet gördüğü toplum adına konuşan gözüpek bir sözcüydü. Zihniyet dünyamızın tortulaşmış yasaklarını, onun sayesinde fark edebildik. Ama daha da önemlisi bu koyu ve acı içeceğin cazibesine kapılarak bir sohbet halkasına girip birbirimizi tanımayı öğrendik.
Kahvenin büyüsü, kahvehaneleri yarattı ...